Ana Sayfa   » İHTİLAF AGİT-de    » Dağlık Karabağ Problemi AGİT’te   

Dağlık Karabağ Problemi AGİT’te

  



1992 yılında Azerbaycan bu nüfuzlu örgüte üye oldu ve 30 Ocak Avrupa’da Güvenlik ve İşbirliği Konferansına üye olan  Azerbaycan 8 Temmuzda AGİK’in Helsinki’de yapılan zirve toplantısında örgüt belgelerini imzaladı. 1992 yılı şubat ayında AGİK’in ilk misyonu Ermenistan-Azerbaycan Dağlık Karabağ çatışmasına dair rapor hazırlamak için  Azerbaycan’a geldi. Şubat ayında misyonun raportörü kurumun Yüksek Yetkili Şahıslar Komitesinin  (YYŞK) Prag’da düzenlenen toplantıda rapor sundu. Raporda Dağlık Karabağ’ın Azerbaycan’ın toprak bütünlüğü içinde yer aldığı onaylandı. Komite çatışmanın barışçıl yollarla çözülmesi gerektiğini beyan etti. 1992 yılı mart ayında AGİK temsilcileri ikinci defa bölgeye sefer ettiler ve bu defa YYŞK’nın toplantısında ilgili rapor sunuldu ve komite yeniden tarafları Dağlık Karabağ’la ilgili barış konferansının yapılması için ortam oluşturma çağrısında bulunmakla yetindi.
24 Martta AGİK Dışişleri Bakanları Konseyi durumu müzakere ederek çatışmanın  barış yoluyla çözülmesini sağlamak amacıyla Yüksek Yetkili Şahıslar Komitesinin  referansıyla Dağlık Karabağ’la ilgili barış konferansının çağrılmasını kabul etti. Böylelikle Minsk süreci başlatılmış oldu. 1994 yılı aralık ayında Budapeşte’de AGİK üye ülkelerinin devlet ve hükümet başkanları zirvesi yapıldı.  Zirvenin en önemli olaylarından biri de AGİK’in örgütsel olarak yenilenmesi ve faaliyetinin genişlendirilmesi  amacıyla kurumun adının 1 Ocak 1995 yılından itibaren  Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı adlandırılması oldu. Zirveye katılanlar Ermenistan-Azerbaycan Dağlık Karabağ çatışmasını da müzakere ederek bu konuda kabul edilmiş belgelerde ilgili bölümün yer almasını istediler.  Bu bölüm "Dağlık Karabağ Çatışmasıyla İlgili AGİK Faaliyetinin Yoğunlaştırılması” adlandırıldı. Bu bölümde taraflar arasında ateşkes takdir edilirken AGİK Başkanına da Minsk Konferansı eşbaşkanlarının atanması  görevi verildi. Belgede çatışmanın çözümü için  barış güçlerinin gönderilmesi zarureti de yer almıştır.
AGİK’in zirve toplantısında Minsk Konferansına Minsk Grubunun yardımıyla ateşkesin davam ettirilmesi ve barış anlaşmasının imzalanması yönünde  gerekli önlemlerin alınması için  çabalarını artırmaları tavsiyesinde  bulunulmuştur. Burada barış anlaşmasının imzalanmasından sonra çatışma bölgesine çokuluslu barış güçlerinin gönderilmesi de öngörülmüştür.
Budapeşte Zirvesinin sonuçlarından biri Minsk Grubunda eşbaşkanlık kurumunun oluşturulması oldu. Barış güçlerinin değişik devletlerin askeri güçlerinden oluşmasına dair karar Rusya’nın tek başına kuvvet kullanmak istemesini önledi. O dönemde Moskova barış güçlerinin Rus Ordusundan oluşmasına çalışıyordu. 1996 yılı aralık ayında Lizbon’da düzenlenmiş AGİT ülkeleri devlet ve hükümet başkanları zirvesinde üç önemli belge (AGİT üye ülkelerinin Lizbon Bildirgesi, 21. yüzyıl Avrupa için ortak ve kapsayıcı güvenlik modeline dair bildirge ve  Avrupa’daki konvansiyonel  kuvvetlerin sınırlandırılması sürecinin parametreleri ve kapsam alanına ilişkin belge) kabul edilecekti. Fakat zirve bildirgesinde  yer alan hükümlerden biri - Ermenistan-Azerbaycan Dağlık Karabağ çatışmasının çözümünü içeren  20. maddeye Ermenistan tarafı itiraz etmiştir. Ermenistan söz konusu maddeye veto uygulamıştır. Azerbaycan Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev ise söz konusu maddenin beyanatın metninden çıkarılmasına itirazda bulunarak zirvenin  tüm belgelerine veto uygulayacağını ifade etmiştir. Görüşmeler sırasında Azerbaycan Cumhurbaşkanını bu tutumundan vazgeçirmek mümkün olmadı ve Azerbaycan zirvenin tüm belgelerine veto uyguladı. Bu ise Lizbon Zirvesinin sonuçsuz kalacağı anlamına geliyordu. 20. madde Dağlık Karabağ çatışmasının üç ilkeye dayalı bir şekilde çözümünü öngörmüştür: Azerbaycan ve Ermenistan’ın toprak bütünlüğü, Dağlık Karabağ’a Azerbaycan Cumhuriyeti sınırları içinde kendi kaderini belirleme hukukuna dayanarak özerklik ve özyönetim statüsünün verilmesi ve Dağlık Karabağ’ın tüm ahalisinin güvenliğinin sağlanması. Söz konusu ilkeler AGİT Minsk Grubunun 1996 yılı kasım ayında Helsinki’de yapılan toplantısında çatışmanın çözüm formulü olarak kabul edilmiştir.
Uzun ve gergin müzakereler sonucunda 20. maddede yer alan ilkelerin AGİT Başkanının özel bildirisinde yer alması konusunda anlaşma sağlandı. Bildiride şu ifadeler yer almıştır: "Minsk Grubunun başkanları Dağlık Karabağ çatışmasının çözümünü oluşturacak 3 ilke önermişler. Bu ilkeleri Minsk Grubu üyesi olan tüm ülkeler savunmaktadırlar. Onlar aşağıdakilerdir:
- Ermenistan Cumhuriyeti ve Azerbaycan Cumhuriyetinin toprak bütünlüğü;
- Dağlık Karabağ’ın Azerbaycan sınırları içinde kendi kaderini belirlemeye dayalı bir anlaşmayla belirlenecek en üst düzey  özyönetim hakkını sağlayacak bir hukuki statü;
-  Sorunun çözümüne uyulmasını sağlamak için tüm tarafların karşılıklı yükümlülükleri dahil Dağlık Karabağ’ın ve ahalisinin güvenliği". 
Bununla birlikte AGİT üyelerinin tümü, Ermenistan hariç, çatışmanın sadece Azerbaycan’ın toprak bütünlüğü, Dağlık Karabağ’ın Azerbaycan’ın sınırları içinde kalması ve Dağlık Karabağ ahalisinin (buraya bölgede yaşayan Azerbaycanlılar da dahildir) güvenliğinin sağlanması şartları dahilinde mümkün olacağını onayladılar. Ermenistan ise ilk kez bu zirvede uluslararası  kamuoyunun ciddi tepkisiyle karşılaştı ve dışlanmış duruma düştü. 
1999 yılı de AGİT İstanbul Zirvesinde Azerbaycan adil tutumunu dünyaya  beyan etmek için  önemli adımlar attı. 
İstanbul Zirvesinde kabul olunmuş bildirgenin 20. ve 21. maddelerinde Ermenistan-Azerbaycan Dağlık Karabağ çatışmasından bahsedilmektedir ve burada barış sürecinin devam ettirilmesinin gerekliliği kesin şekilde ifade edilmiştir. AGİT Avrupa’da barışın korunmasına ve devletlerarası işbirliğinin genişletilmesine hizmet eden bir örgüt olarak  Ermenistan-Azerbaycan Dağlık Karabağ çatışmasının çözümünde arabuluculuk misyonunu üstlense de hala kesin bir adım atmamıştır.  AGİT’in, bu çatışmanın çözümünü hızlandırmak için somut bir mekanizmaya sahip olmaması bu durumun ortaya çıkmasında etkilidir. Buna rağmen sorunun çözümünde belli bir rol üstlenirken  işgalci devlete baskı yapmak için uluslararası kamuoyunun dikkatini bu sürece çekmek olanaklarına sahiptir. AGİT uluslararası hukuktan doğan 10 güvenlik ilkesi belirlemiştir. Bunların tümü Ermenistan tarafından ihlal edilmiştir. Bu ilkeler aşağıdakilerdir:
1. Egemenliğe saygı;
2. Silahlı güç kullanmama;
3. Sınırların dokunulmazlığı;
4. Devletlerin toprak bütünlüğü;
5. Uyuşmazlıkların barışçıl çözümü;
6. İçişlerine karışmamak;
7. İnsan hak ve özgürlüklerine saygı göstermek;
8. Ulusların eşitliği ve kendi kaderini belirleme hukukuna saygı göstermek;
9. Devletler arasında işbirliği;
10. Uluslararası hukuktan ileri gelen yükümlülüklerin vicdanla yerine getirilmesi.
Ermenistan Azerbaycan’a karşı işgal politikasına devam ederken bu ilkeleri de görmezden gelmiştir.



Okundu: 5471